Geçmişten Geleceğe 2015 Yanya, Kastoria Gezisi’nin ardından Nesteren Silivrili
Yirmili yaşlarımda idim. Bir mavi yolculuk gezisinde yolumuz, Fethiye, Kayaköy’e düştü. Akşamüstü, günbatımı saatlerinde, hala, göçenlerin izlerine rastlanabilen o yıllarda, Kayaköy, bende bir yüzleşme etkisi yarattı. Kulaktan dolma bilgilere sahip olduğum mübadele olayı, terk edilmiş evler,isli yıkılmış ocaklar, kırık tabak parçaları, uzayan gölgeler, bizi gezdirenlerin anlattığı hikayelerle ete kemiğe büründü. Şu evin yıkık mutfağında kırmızı biberler mi asılıydı, şu merdivenli yoldan ekmek almaya inen Rum köylü çocuk, köşedeki evin kapısında tığ ören yaşlı teyze nerede şimdi ?…Sorular, hayaller birbirine karıştı.
Daha sonra ki yıllarda, elime geçen, konu ile ilgili kitapları, buldukça okudum. Karşı kıyıdan buraya göç ettirilenlerin, aynı acıları yaşayanların, mübadil çocuğu, torunu arkadaşlarım oldu. Konu ile ilgili sergiler düzenledik. Dostlar, yollar beni Lozan Mübadilleri Vakfı ( LMV) ile buluşturdu. Geçen yıl Girit gezilerine katılmıştım. Bu yıl birlikte, Kastoria, Yanya (İoannina), Arta, Parga, Meçova ( Metsovo) , Meteora, Selanik ( Thessaloniki) ve Kavala’yı tanıdık. LMV gezilerinin, geçmişe yönelik tanımalar, mübadil ailelerin çocukları ile buluşmalar, kültürel ilişkilerle; koro konserleri, aile öykülerinin anlatıldiği sergiler ( Hasretin İki Yakası) , kitap tanıtımları ile, iki halkın yakınlaşmasına, barışa yapılan katkılarla, geleceğe yaptığı yatırım çok değerli… Yazının başında, ‘’geçmişten geleceğe’’ ifadesini kullanmamın nedeni bu.
Bu yıl, Yanya’ya gidişimizi daha da özel yapan başka bir amacı vardı LMV’nın. Yaşayan birinci kuşak mübadil Lütfü Karadağ’ın 102 yaşına girişini, doğduğu şehir olan Yanya’da kutlamak, doğduğu, mübadeleye kadar, 10 yaşına kadar yaşadığı evi ziyaret etmek. Bu program çerçevesinde LMV Korosu konserini ve Lütfü Bey’in öyküsünün de yer aldığı ‘’Hasretin İki Yakası ‘’ isimli fotoğraf ve yaşam öyküleri sergisini yaşama geçirmek…
Lütfü Bey, gerçekten çok özel ve değerli bir kişilik. Yanya’da Ziraat Bankası’nın müdürü ve bir köy sahibinin oğlu olarak doğup, 10 yaşına kadar bir konakta geçen yaşam. Çok zor şartlarda yapılan bir yolculuğun ardından yerleştirildikleri Pendik’de pazarda yük taşıma ve balıkçılık, yine çok zor şartlarda yaşanan eğitim yılları. Devlet Demiryollarında çalışarak geçen bir yaşam ve emeklilik . Bilge bir kişilik, ders alınacak bir yaşam mücadelesi, müthiş bir enerji…
Otobüsle yapılan yolculuğa, tüm yorucu ve hızlı tempoya bizlerden çok daha yüksek bir uyum sağladı. İçkisini içti, koroda yerini alıp şarkılarını söyledi, kimseyi kırmayıp herkesle tek tek fotoğraf çektirdi. Güler yüzünü, esprili sohbetlerini hiç eksik etmedi. İki otobüsle yaptığımız bu yolculukta, bizim otobüsümüze ziyarete geldi ve hareket halindeki otobüste, bastonu elinde, tüm koltukları dolaşıp, herkesle tek tek tanışıp, hoş geldin deyip teşekkür etti. Bu kadar nazik ve şeker bir insan…Onu sevmemek, hayranlık duymamak mümkün mü !…
Evet, iki otobüs birlikte bir yolculuk, hızla gezilen şehirler, konser, sergi, belediye ziyaretleri, rehber bularak yapılan tarihi eser gezileri…bütün bunlar profesyonel bir turizm şirketi tarafından değil, LMV yönetiminde özveri ile çalışan harika üç insan tarafından gerçekleştirildi. LMV Genel Sekreteri Sefer Güvenç, güler yüzleri ve nezaketleri ile her soruna yardımcı olan, gezinin kalitesini yükseltmeye çalışan Sula Aslanoğlu ve Tanaş Çimbis…Onları yazmadan ve teşekkür etmeden geçilemez . Bilmediğimiz, gezide olmayan isimsiz kahramanlara da tabii ki…
LMV’nin sloganı ‘’ Acılar bir daha yaşanmasın’’… Bunu hayata geçirmek için çok güzel bir çalışma yürütüyor. Bize düşen ne ?… diye sormaktan alamıyorum kendimi. Bana göre yapabileceğimiz bir tek şey var. ‘’ Bilmek, fark etmek, gidip görmek, anlamaya çalışmak, empati kurmak ve karşı çıkmak’’. Geçmişten, günümüze yaşanan tüm zorunlu göçler, tüm mülteciler, tüm baskı yapılan azınlıklar için yapmalıyız bunu. Evet, bütün bu acılar bir daha yaşanmamalı…
06.05. 2015
Nesteren Silivrili