Phographeıon Bahaeddın Hamza Rustem

Bilinen Dünyanın ticari hayatı en uzun FOTOĞRAFHANESİ’dir.

1897’den günümüze gelebilmiş nadir kuruluşlardandır.

Bunun üç temel sebebe dayandırabiliriz.

1- Fotoğrafhanenin Girit’te kurulmuş olması.

2- Temellerin Bahaeddin Bey tarafından sağlam atılması.

3- Mesleğe gönül vermiş  Rüstem ailesinin sadakati.

 

Girit, medeniyet beşiği, Akdeniz’in kültür kavşağı… Yüz yıllardır egemen olana gurur vermiş ama farklı egemenlere rağmen öz kimliğini saklamış, kendine has kültürü olan dünyamızın önemli cazibe merkezlerinden biri olmuştur.

Bilindiği gibi Müslüman inancı –özellikle o yıllarda- fotoğraftan uzak durmayı gerektiriyordu. Fotoğraf çektiren Müslümanlar vardı, ama bu meslek Osmanlı topraklarında gayri Müslimler tarafından yapılıyordu. Az öncede belirttiğim gibi  Girit farklı, modern kültürüyle bir Müslüman’ın Fotoğrafçılık mesleğine girmesine imkan vermiştir. Akdeniz’in zengin ve yoğun ticaretinin kavşak noktası olan Girit, her dönemde iyi tüccarlar yetiştirmiştir. Ülkemde yaygın kanaat Giritlilerin iyi tüccar olduğu yönündedir.

Fotoğrafhanenin kurucusunun tam adı Bahaeddin Rahmi Bediz’dir. 19 Haziran 1875’te Kandiye’de doğmuştur. Babası 1841 Kandiye doğumlu İbrahim Rahmi Giridi Efendidir. Memur bir ailenin oğludur. Osmanlı topraklarında yaşayan Müslümanlar genelde memuriyet, askerlik veya çiftçilik yaparak geçimlerini sağlarlardı. Ticaretten uzak dururlardı.

Bahaeddin Bey 1895’te İstanbul’da Galatasaray Lisesinde okurken babası vefat eder. Babasından miras kalan para ile uzun zamandır hayalini kurduğu ticarete atılmak ister. Doğduğu şehir  Girit Kandiye’de Kırtasiye mağazası açmaya karar verir. Mağazası için İstanbul’dan kırtasiye malzemelerini satın alırken 455 kuruşa ilk Fotoğraf Makinasını ve karanlık oda malzemesini de satın alır.

28 Aralık 1895’te Kırtasiye dükkanıyla ticaret hayatına başlar. Mağaza bu günkü Dedalu sokağında açılmıştır.

Müşterisi olan İtalyan askerler dükkanda fotoğraf makinasını görür ve fotoğraflarının çekilmesini isterler. O günlerde adada İngiliz, Fransız, İtalyan ve  Rus askerler görev yapmaktadır. Evlerinden, ailelerinden uzak olan bu askerler yurtlarına fotoğraflarını göndermek, sağlıklı olduklarını belgelemek ihtiyacın-dadır. Yine bu askerler ailelerine dostlarına bulundukları yeri anlatmak, tanıtmak istiyorlardı. İtalyanların ricasıyla ilk fotoğrafını çeken Bahaddin Bey bunu 6 Frank’a satar. Kendi deyimiyle, İtalyanlar bu fotoğrafta “kendilerini ancak tanıya-biliyorlardı” ama sonuçtan memnun kalmışlardı.

Böylece kırtasiye dükkanı fotoğrafhaneye dönüşmeye başlar. 1897 yılında  Fotografion  Bahaeddin kurulmuş olur

Bahaddin Beyin kurduğu bu fotoğrafhane , fotoğraf tarihçileri tarafından Osmanlı Topraklarında kurulmuş ilk Müslüman fotoğrafhane olarak tanımlanır. Fakat kendisi buna hep karşı çıkmıştır. Cevaben de: “ Hayır benden önce bir başka Giritli Salih Zeki Bey vardır” der. Ekranda bu fotoğrafhanenin nadir örneklerden birini görmektesiniz. Fakat bu fotoğrafhane günümüze çok fazla örnek bırakmamıştır. Salih Zeki Bey’in fotoğrafhanesi kartın arkasında da görüldüğü gibi Bahaeddin Fotoğrafhanesinden az önce 1896’da kurulmuştur. Bu nedenle fotoğraf tarihçileri 1 numarayı Bahaeddin Beye layık görülmüştür.

Bahaeddin Fotoğrafhanesi Fotoğrafın bulunuşundan 55 yıl sonra kurul-muştur. Fotoğraf Girit’e Avrupa’ya oranla daha geç gelmiştir. O yıllarda adada savaşlar, kargaşa halkı tedirgin etmekteydi.  Zaman, para ve estetik esinleme gerektiren Fotoğrafa ilgi oldukça azdı…

Bahaeddin Bey çalışanlarının din veya ırk farklılığı ile ilgilenmez, sanatlarındaki başarılarına göre iş verirdi. İlk kadro Alman fotoğrafçı Reinhar, Rötuşör  Protestan misyoner Atnas Karanas, Cemil Bey, yönetici İbrahim Parikaki, karanlık odacı pozör Besim efendi iki kadın yardımcı ve 17 yaşlarında çıraktan oluşmaktaydı. Ekranda da bu yıllara ait personel fotoğrafını (ortada gözlüklü Bahaeddin bey) ve sırasıyla  rötuş çalışmalarının yapılışını görüyorsunuz. Sağda ayakta duran  Bahaeddin Beydir.

Bahaeddin Bey iyi Fransızca konuşurdu. Mesleğiyle ilgili gelişmeleri ya-kından takip ederdi.  Devrin en iyi makinalarını malzemelerini kullanmaya özen gösterirdi. Avrupa’dan özel dizayn foto kartlar, malzemeler, mesleğiyle ilgi dergiler, kitaplar getirtirdi.

Kullandığı stüdyo makinası ve seyyar makine bu gün hala İzmir’de koleksiyonumun en nadide parçaları olarak durmaktadır. Yine onun kullandığı foto kartlardan birkaç örneği de burada  görüyorsunuz. Son gördüğünüz foto karta dikkat ederseniz Prince Georges’un fotoğrafçısı unvanını da almıştır.

Bahaeddin Bey toplumun her kesiminden saygı görmüş bir Fotoğraf Sanatçısıydı. Stüdyosunda çektiği pek çok portre, aile hatırası o günlerden günümüze kalmış en önemli belgelerdir.Bu fotoğraflara bakarak O yılların kıyafetleri, farklı kültürlerin giyim kuşamı, sosyal statüler hakkında pek çok çözümleme yapabiliriz.

Kendisi ve ailesinin de pek çok fotoğrafı vardır. Kendi oto portreleri, eşi ve çocuklarıyla çekilmiş bir fotoğrafını görüyorsunuz. Bu görülende Kandia’daki  evidir. Işığı kullanmak, poz vermek ve verdirmekteki ustalığı hemen göze çarpmaktadır.

Bahaeddin Bey mesleğin gelişmesine katkıda bulunmuş, fotoğraf çekimi üzerine sürekli not tutmuştur. Fakat bu notlarını hiçbir zaman kitap olarak yayınlama fırsatı bulamamıştır.

Amatör ve profesyonel fotoğrafçıların ihtiyaçlarını gidermek için fotoğraf makinaları, filmler, fotoğraf kartları, kimyasal maddeler satışı da yapılmıştır.

1900 yıllarda fotoğrafçılığın amatörlere sevdirilmesi için yarışmalar düzen-lenmekteydi. Bahaeddin Bey de Girit’te, belki de adanın ilk, fotoğraf yarışmasını düzenlemiştir. Bu yarışmayı Marayanis kazanmıştır. Marayannis bir müddet Bahaddin’le çalışmıştır. Kendisi Sakız adasındandır. Bir müddet sonra anlaşmazlığa düşüp yollarını ayırmışlardır.

Bahaeddin Bey sık sık adada seyahate çıkar. seyyar makinasıyla fotoğraflar çekerdi. Ekranda o günlere ait iki kare görülüyor. Omzunda  makinesi yürürken ve  çekim yaparken,…

Hazırladığı Kart Postal Serisi Kendisini Girit’te ölümsüzleştirmiştir. O yıllarda adada bulunan pek çok yabancı asker kart postal ihtiyacını yaratmıştır. Yayıncıların  da kart postal yapacakları fotoğraflara ihtiyaçları vardı. Yani talep arzı doğurdu.

Bahaeddin bey elimizdeki kayıtlara göre (ekranda kendi el yazısını görüyorsunuz) 201 kart postal numaralandırmıştır. Elimizdeki bulgulara göre 10 adet te numarasız vardır.  Bazı numaralar birden çok karta sahiptir.  Bazı numaralar hem S&B hem de  renklendirilmiş olarak basılmıştır. Bazı kartlar da  farklı kadrajlılarla farklı farklı yayınlanmıştır. Ayrıca 18×47-18×20-18×70 ebadında Girit manzaraları da hazırlamıştır. Ekranda Candia’nın 18×20 ebadında manzara fotoğrafını görüyorsunuz.

Kart Postal  Baskıları Belçika da yapılmıştır.

 

Bu kart postalları o yılların Girit tomografisi olarak da değerlendirebiliriz. Çünkü bu kart postallar sadece manzaralardan ibaret değildir: Örneklerle sınıflarsak:

1-Girit şehirlerinin  görüntüleri

1a-Genel görüntüler

HANYA

SITIA

CANDIA LİMANI

1b-Kent mimarisi

CANDIA

CANDIA

HANYA LİMANI

VENEDİK ÇEŞMESİ

1c-Panoramalar

CANDIA

1d-Kent yaşamının görüntüleri-çarşı, bina, sokak gibi

CANDI ÇARŞISI

MIRES PAZAR YERİ

CANDIA SOKAK GÖRÜNTÜSÜ

2-Kırsal yaşam görüntüleri

2a-Köy görüntüleri

AİOS DHEKA’DA KÖYLÜLER

ROGDİA

2b-Köy mimarisi görüntüleri

POSTACININ KÖYE GELİŞİ

GİRİT HATIRASI

2c-Köyde yaşam görüntüleri

GİRİTLLİ KÖYLÜ AİLESİ

2d-Tarım görüntüleri

KASTELİ PEDİADA

3 Asker görüntüleri

ASKERİ BANDO

GİRİT JANDARMASI

GİRİT JANDARMASI

İNGİLİZ KAMPI

İNGİLİZ KAMPINDA SPOR

4-Kutlama ve karşılamalar

4a-Askeri kutlama ve törenler

İNGİLİZ KAMPINDA KRALIN DOĞUM GÜNÜ KUTLAMASI

ZAİMİ’NİN KABUL TÖRENİ

4b Önemli ziyaretler

PRINCE GEOGE’UN ZİYARETİ

INIFFKILIS’IN GELİŞİ

4c-Politik gösteriler

GİRİT’İN YUNANİSTANA KATILIŞI KUTLAMALARI

4d-Din temalı görüntüler

MANASTIR İDARECİLERİ

PAQUE GÜNÜ

TÜRK YÖNETİCİNİN CENAZESİ

DERVİŞLER

5-Arkeolojik çalışmalar

CANDİA MÜZESİ

PHAESTOS SARAYI

PHAESTOS’TA KAZI ÇALIŞMALARI

KNOSSOS

6-Portreler

6a-Kentsoylu portreler

ŞAİR NİCOLLO

GİRİT ODA BAŞKANI MICHELİDAKİ

6b-Halk portreleri

MİLLİ KIYAFETLİ GİRİTLİLER

GİRİTLİ TÜRK

GİRİT HATIRASI

GİRİT KIYAFETİ

CÜCE

GİRİTLİ KOSTÜMÜ

7-Folklorik görüntüler

GİRİT DANSI

8-Peyzaj çalışmaları

LASSİTHİE

Dökümden anlaşılacağı gibi çağdaşlarından çok öteye giden Bahaeddin Bey Girit’in sosyolojik, politik, siyasi tarihini belgelemiştir.

Manolis Doulgerakis  Büyük Kastroya dönüş adlı kitabında Girit’i dönemin kartpostallarıyla tanıtmaktadır. Bu kitapta Bahaeddin’e ait yaklaşık 120 adet kart postal kullanılmıştır.

Bahaeddin Bey 1899 kurulan Girit Meclisine Mebus olarak seçilmiştir. Siya-si olarak Padişahın baskısına karşı çıkmış, Meşrutiyeti savunmuştur. Devrin muhalefet hareketi Jön Türkler’e ilgi duymuş, ve harekete katılmıştır.

1909’da II. Meşrutiyetin ilanından sonra  İstanbul’da Bir Müslüman’ın işlettiği fotoğrafhaneyi kurmayı planlamıştır. Ancak kendi kurduğu, belli bir noktaya getirdiği  firmasının geleceğine de karar vermesi gerekiyordu.

Kendisine en yakın, en iyi yetişmiş, firmayı yarınlara taşıyabilecek birini aradı. Bu kişi önce çırağı, sonra kalfası olmuş, yetiştirdiği Büyük Babam Hamza Rüstem oldu. Ona Firmayı, kullanılan makineleri, teçhizatı, arşivi ve kart postallar serisi ile  devretti. O güne kadar Fotografion  Bahaeddin, adıyla anılan firma Fotografion  Bahaeddin Hamza Rüstem  Adını aldı. Ekranda bu dönem ait mühür ve fotokart arkalarını görmektesiniz.

Hamza Rüstem mühürlerinde Yunanca, Fransızca ve nadiren Osmanlıca kullanılmıştır.

Bahaeddin Beyin Ticari hayatı hep iniş çıkışlarla doludur.  Kırtasiyecilik serüveni kısa sürmüştür. Girit’te 12 yıl yaşattığı firmasını Hamza Rüstem’e devretmiş, İstanbul ve İzmir’de kuruduğu fotoğrafhaneleri kapatmak zorunda kalmıştır. Kalan ömrünü memuriyet yaparak tamamlamıştır. Bahaeddin Bey  Girit’ten ayrıldıktan sonra  bir daha Giritte hazırladığı gibi kart postal serisi hazırlamamıştır.

Hamza Rüstem de tıpkı ustası gibi Giritli bir ailenin oğludur. 1871 yılında Kandiye’de doğmuştur. Sanılanın aksine Bahaeddin Beyle akraba değildir. Babası Kandiye doğumlu Mustafa Hocadır. 1831-1937  Kendisi Bektaşi Babalığına kadar yükselmiştir. Ekranda kendisini görmektesiniz.

Öğretmen olan ve okul sahibi babası Mustafa Efendiden Farsça, Fransızca, İngilizce, ve ailenin anadilleri Rumca ve Türkçe eğitim almıştı.Aile Girit’teki karışık ortamdan uzaklaşmak için adadan ayrılan Müslüman guruba katılmış, Padişah fermanıyla Ege bölgesinde bulunan Uşak vilayetine yerleşmiştir.

Hamza Rüstem de muhalif hareket Jön Türk’lere katılmıştır. Askeri Mühendis hanede eğitim alırken Jön Türk olduğu anlaşılmış, sürgüne gönderilmiştir.  Arap yarım adasında bulunan Fizan’a jandarma eşliğinde giderken, yolda kaçmış ve sadece üzerindeki kıyafetler olduğu halde Girit’e Kandiye’ye sığınmıştır. Doğduğu topraklardan o da ayrı kalmamıştır.

İngiliz kampı civarında seyyar satıcılık yaparak hayatını  kazanmaya çalışırken kampa fotoğraf çekmeye gelen Bahaeddin Beyin dikkatini çekmiştir. Karın tokluğu ve yatacak yer karşılığında çıraklık yapmaya başlamıştır. Çalışkan-lığı, meslek sevgisi, teknik becerisi, birden fazla yabancı dil bilmesi, meslekte ilerlemesine yardımcı olmuştur. Kısa zamanda kalfalığa yükselmiştir. Ekranda Hamza Rüstem’e ait seçmen kartını görüyorsunuz.Diğer fotoğrafta da karanlık odadan çıkmış dinlenirken görüyorsunuz…

Hamza Rüstem Ustası İstanbul’a giderken firmayı devralmış Fotoğrafçı Bahaeddin Hamza Rüstem adıyla ticarete devam etmiştir. Böylece ustasının adını da yaşatmıştır.

Bu nedenle de bazı anılarda 1909’dan sonra Bahaeddin beyi gördüğünü, konuştuğunu anlatanlar vardır. Oysa onlar Hamza Rüstem’i tanımıştır.

Hamza Rüstem’de ustası gibi firmasında çalışanların din dil veya ırkına bakmamış, başarılarına göre iş vermiştir. Ekranda da  gördüğünüz ilanda İzmir’den gelen Ortodoks Fotoğraf Ustasının sanatını Fotografion Bahaeddin Hamza Rüstem’de sürdüreceği duyurulmaktadır. Fotoğrafhanede Ortodoks, Müslüman fotoğrafçılar beraber çalışmıştır. Firma fotoğraf çekimi yaptığı gibi amatörlere ve diğer fotoğrafçılara fotoğraf makinası, film, fotoğraf kartı, kimyasalları ve benzeri fotoğrafçılık ürünleri de satışı yapmıştır.

Hamza Rüstem iş sahibi olduktan sonra ailesinin de onayladığı bir evlilik yapmak ister, gördüğünüz fotoğrafı Uşak’taki ailesine yollar. (Giritli Müslümanlar Giritli Müslümanlarla evlenerek adada edindikleri kültürü korumaya çalışmışlardır. Bu gelenek yakın zamana kadar korunmuştur) Aile Hanya doğumlu babaannem Zehra Hanımı ailesinin onayıyla Girit’e  yollar… Babaannemin  O yıllarda çekilmiş bir fotoğrafını görüyorsunuz.  Girit’te evlenirler, ekranda evlendikleri zaman çekilen fotoğrafı görüyorsunuz ilk iki çocukları burada doğar. Bir oğlan bir kız: Hüseyin ve Sabite.        Hamza Rüstem gerek Stüdyosunda gerek evlerde gerekse toplantılarda pek çok kişi ve aileyi fotoğraflamıştır. O günlerin kılık kıyafeti, yaşam tarzı, sosyal statü simgeleri bu fotoğraflardan kolaylıkla çözümlenebilir.

Burada bazı portreler, aileler görmektesiniz. Bu gördüğünüz bir mahkum olmalı, bu da bize o yıllarda suçluların fotoğraflandığını gösterir. Bu karede farklı bir din adamı portresidir. Firma Girit’te yaşayan her kesimin fotoğrafhanesi olmuştur.

Hamza Rüstem’de Avrupa’da ki gelişmeleri yakından takip etmiştir.  Yeni çı-kan teknikleri öğrenmiş, makinaları getirtmiştir. Amatör profesyonel Giritli fo-toğrafçılara hem makine hem de malzeme tedarik etmiştir. Ekranda o dönemde kullanılmış bir stüdyo makinası ahşap, Sbir 1915 modelIhage harici çekim makinası, amatör kullnıcılar için S1907 Model Kodak No:2A Brownie kamera.  dönemin banyo ve baskı tekniklerini anlatan referefans kataloğu görülmektedir.

Hamza Bey Ustasından devir aldığı kart postallarında yayın hakkını elinde tutmuştur. Elimizde bununla ilgili belgeler mevcuttur. Ekranda bu haktan dolayı aldığı senet görülmektedir.Toplam kaç adet basıldığını bilmediğimiz bu kart postallar dünyanın dört bir yanına dağılmış, Girit’in tanıtımına büyük hizmetler etmiştir. Yine bu gün elimize geçen kartlardan okuduklarımızla o yıllarda yaşayanların sevgilerini, özlemlerini, korkularını, kaygılarını öğrenmekteyiz.

Hamza Rüstem fotoğrafhaneyi Girit’te yaklaşık 15 yıl yönetmiştir. Buna karşı Bahaddin Bey 12 kadar yönetmiştir.

Fotoğrafhanenin her döneminde bayan çalışanlar olmuştur. Böylece o günlerin tutucu ailelerinin güveni kazanılmış, ailelerin hanımları da gerek stüdyoda gerek evlerinde fotoğraflanabilmiştir.

Mübadele anlaşmasından sonra Hamza Rüstem stüdyo malzemelerini ve ev eşyalarını bu gün firmanın ticari hayatını sürdürdüğü İzmir’e taşımıştır. İzmir’de iki oğul sahibi olan Hamza Rüstem yetiştirdiği üç oğlu sayesinde firmanın günümüze kadar ayakta kalmasını sağlamıştır.

Fotoğraf İzmir’de çekilmiştir. Hamza Bey, oğulları Hüseyin, Nuri, Metin eşi Zehra Hanım ve Stüdyonun şefi Giritli Mustafa Bey görülmektedir. Maalesef tek kızı Sabite Girit’ten İzmir’e gelmiş, yolculuk sonunda yakalandığı hastalık nedeniyle İzmir’de vefat etmiştir.

Hamza Rüstem çalışanlarını genelde Girtlilerden seçmiştir. Pek çoğu da firma kurmuştur.   İzmir’de halen çalışan pek çok Fotoğrafhane Girit kökenli ailelere aittir Ustasının İzmir’e gelip fotoğrafhane açması üzerine o güne kadar kullandığı Bahaeddin Fotoğrafhanesi Sahibi Hamza Rüstem adını Hamza Rüstem fotoğrafhanesi olarak değiştirmiştir. Firma, günümüzde, ben MERT RÜSTEM yönetiminde şirketleşmiş ve HAMZA RÜSTEM LTD ŞTİ olarak İzmir’de ticarete devam etmektedir.

Bu güzel adada Müslümanlar yaklaşık 250 yıl yaşamış, kız almış-vermiş, vergi ödemiş, oy vermiş, sevmiş-sevilmişlerdir, çoğu giderken yanlarına çok az şey alabilmiştir, ama hepsi gittikleri her yere GİRİTLİ olmak kimliğini taşımışlardır.

Sözlerimi bitirirken, hayatlarının her döneminde aldıkları farklı, modern, kültürü yaşamış, fotoğraf sanatına gönül ve emek vermiş olan, bu iki kıymetli Girit evladını ve günümüze kadar firmaya hizmet etmiş tüm çalışanları saygıyla anarken, bir gün koleksiyonumu burada sergilemeyi umar, sabırla beni dinleyen her kese teşekkür ederim.

 

 

MERT RÜSTEM

31.03.2007

 

Not: Bu bildiri Girit Tarih Müzesi’nin düzenlediği “Crete; Town Life (1898-1940)”
başlıklı sempozyumda sunuldu.